- Sıradışı ve Güncel Beyşehir Haber & Aktüel Sitesi
$ DOLAR → Alış: / Satış:
€ EURO → Alış: / Satış:

Zümrüdü Anka’nın Yeniden Doğuşu

Hasan Basri Özkol
Hasan Basri Özkol
  • 20.01.2016

Eski Grek ve Yunan Mitolojisinde bahsedilen bir kuş vardır. Bu kuş beş yüz yıl kadar yaşadıktan sonra kendini ateşe atar ve külleri arasından tekrar doğarak sonsuza dek yaşar. Kuşun adı Phoenix’dir. Bu kuşun kendini ateşe attığı nedendir bilinmez ama tekrar yeryüzüne başka bir kuş olarak geri dönmesi uzun süre yaşamanın verdiği bir sıkıntının neticesinde başka bir bedende yeniden doğarak sonsuza dek yaşaması, Osmanlı devletindeki Anka Kuşu ile benzerliği açısından iyi bir örnek teşkil eder. Osmanlı Devleti’nin altı yüz yıllık ömrü de bu ilişki bağlamında Anka kuşunun ömrünü andırırken, I. Dünya Savaşında Devletin ve de Yöneticilerin isteği üzerine savaşa girilmesi ile Devlet kendini bir bakıma ateşe atmış olup tekrar başka bir devlet adı altında dirileceği günü yani Türkiye Cumhuriyeti’ni beklemeye koyulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı’nın küllerinden doğarak Osmanlı-Anka kuşu birleşimini tekrar ortaya çıkarmıştır.

Tarihteki en büyük ve uzun ömürlü devletlerden biri olan Osmanlı Devleti diğer bütün devletlerde olduğu gibi kurulma, yükselme ve çöküş evrelerini tamamlayarak tarih sahnesinden Osmanlı Devleti adıyla olan ömrünü tamamlamış ve sonsuza dek devam edecek olan hayatını Türkiye Cumhuriyeti’ne devretmiştir. Bu bağlamda bize yani genç kuşaklara düşen görev:

Osmanlı Devleti’nden kalan bu mirası devralarak sonsuza dek güçlü, kuvvetli, adaletli, hoşgörülü, devletine ve milletine bağlı kalarak Allah’ın yüce dini İslam’ı koruyarak aynı zamanda Kur’an-ı Kerim’in emir ve yasaklarına uyarak kısaca Nizam-ı Âlem’in düzenini sağlamaktır. Nizam-ı Âlemi tanımlamak gerekirse;

Bütün vasıtaların, bütün kadroların, bütün anlayışların, bütün fikirlerin velhasıl yeryüzünün, İslâm’a ve onun ölçülerine göre kıvamlanması, ilahî kalıplara oturtulması ve Adem-i beşerin hayatını, Allah`ın tanıdığı serbestiyet ve yasaklar dahilinde idame ettirmesini sağlayacak meşru düzenin adıdır.

Batılı kaynaklar özellikle Arap ve İslamiyet’i birleştirdikten sonra, Abbasilerin yıkılışı ile İslam Dünyasının yükselişini anlatmayı bırakıp sürekli olarak Batıyı ön plana çıkarmışlardır. Bu dönemden sonra sanki İslamiyet hiç yokmuş gibi davranarak Hristiyanlığın üstünlüğünü anlatmışlardır. 19. Yüzyıla doğru gelindiğinde Osmanlıyı bir anda Hasta Adam olarak telakki etmişler ve bu Ulu Çınarı paylaşım oyunlarına dâhil etmişlerdir. Osmanlı Devleti’nin artık Dünya Politikasında ne bir gücü ne de bir etkisi kalmıştır. Batılı devletlerin elinde bir oyuncak halini almış ve 20. yüzyıla doğru gelindiğinde ise sessiz sedasız kendini ateşe atmıştır Anka kuşu misali…  Ama geri dönecektir.

YAZARIN SON YAZILARI